Ses deneme... 1-2...
Meçhul bir zamanda doğan Kazganoğlu'nun muammaya müptela yolculuğunun merkezine hoş geldiniz.
Kimine göre uzun, kimine göre kısa olan ömrümün bir kısmını Türk kültürü çalışmalarını izlemeye ve üzerine düşünmeye ayırdım. Bugün, hep birlikte, açılışını yaptığımız bu mecra işbu izlencenin bir görüntüsünden ibarettir. Fakat benim için çok kıymetlidir.
İnsanlar zamanı "dün-bugün-yarın" diye tasnif ediyorlar. Bence zaman, bütündür. Bugün, içinde hem "yarını" barındırır hem de "dünü". Bir de "düşlerimiz" eklenince "düşünce" ortaya çıkar. Bu düşünceye eskiler "fikir" diyorlar. Fikirlerin çoğuluna da "efkâr".
Efkârlı olmanın hiçbir zaman kötü bir şey olduğuna inanmadım. Bence insana yaşadığını hissettiren en güzel şeydir "efkâr"...
İşte bu "efkârımı" paylaşmaya davet vesilesiyle okuduğunuz yazıyı kaleme alıyorum. İcabet ederseniz, memnun edersiniz.
Şimdi müsaadenizle "dükkanımızda" neler bulacağınızı kısaca tanıtmak istiyorum.
Evvela bloğun ismi, yani "herze gûyan-ı atîka", eski herzeler söyleyen demektir. Bendeniz, eski herzeler söylemeyi ve bu herzeleri nakş-ı ber âb eylemeyi (suya işlemek/suya yazı yazmak) pek severim.
Blogda beş farklı kategori bulunuyor: Sayıklamalar, Kazganoğlu'yla Hikâye Saati, Solmayan Yapraklar, Unutulmuş Kelimeler, Sevdiğim Yazılar/Hikâyeler.
Sayıklamalar; "efkârımın birikip, içime sığmadığı" zamanlarda kağıda dökülenlerden ibarettir. Yazması değil ama okuması keyiflidir.
Kazganoğlu'yla Hikâye Saati; yazması keyifli olan okumasının da keyifli olmasını dilediğim meramını kendi başına anlatabilen bir kategori başlığıdır.
Solmayan Yapraklar; başta Türk tarihi olmak üzere Dünya'da meydana gelmiş ve benim hoşuma giden bir kısmı kısa anılardan, bir kısmı yaşanmış olaylardan, bir kısmı da mühim hadiselerin birincil kaynaklarından derlenen "bilgi notlarıdır". Faydalı olacağını umarım.
Unutulmuş Kelimeler; ne zamandır aklımda olan ve fakat bu bloğa kısmet olmuş bir mücadeledir. Türkçe'nin köksüzleşmesine kelime kanadından bir müdafaa girişimidir. Dilimizde bir dönem var olmuş, sonrasında unutulmuş kelimelerin (bizim kelimelerimizin) kısa tanıtımlarından ibarettir.
Sevdiğim Yazılar/Hikâyeler ise; genellikle Türk muharrirleri tarafından yazılmış, bir şekilde beni meftun etmiş veyahut da etkilemiş yazıların toplandığı bir bölümdür.
Kategoriler, şimdilik bundan ibarettir. Önümüzdeki süreçte belki eklemeler yapabilirim. Tabii bunun için iki şartın oluşması gerekir. Birincisi kıymetli okuyucunun bana ulaşmak zahmetine katlanarak fikirlerini iletmesi ve bir ikinci husus olarak blogger isimli "uygulamayı" bendenizin keşfetmesi...
Çok bilmediğim bu mecrada sizleri ilk kez selâmlıyorum. Mutluyum.
Sık sık görüşmek temennisiyle yazımı noktalıyorum.
Ses deneme... 1-2...
Sesim geliyor mu?