![]() |
Runik harfleriyle Türk kelimesi |
Bugünkü unutulmuş kelimemiz: Türk.
Esasında Türk kelimesini sürekli kullanıyoruz. Kendimizi takdim ederken, milletimiz hakkında lak lak ederken, siyasi "analizler" yaparken, kültürden bahsederken... Şükür ki milleti işaret zamiriyle tarif edenlerden değiliz. ("Bu millet" vs.)
Fakat üzerine konuştuğumuz "Türk" ne demektir? Lafın burasında yollar ayrılıyor. "Herkesin Türk'ü kendine" durumu meydana geliyor.
Kavram karmaşasını çözmese bile, kelimelerin anlamlarını açıklığa kavuşturacak mecra sözlüklerdir. İşte size üç farklı yüz yılda tanımlanmış üç farklı Türk anlamı... (Kâmûs-ı Türkî 1901 yılında basılmış olsa da, çalışmaları çok daha evvel başladığı için üç farklı yüz yıl tabirini kullandım.)
Birinci tanımı alacağımız sözlük bize aşîna olanları şaşırtmayacaktır. Şemseddin Sami'nin Kâmûs-ı Türkî'si. Üstad Türk kelimesinin karşısına şunları dercetmiş:
"türk: esâsen Asya kıtasının şimâl-i garbî cihetinde münteşir bir büyük ümmet ki oradan tevârîh-i muhtelifede cihângîrlikle ve kişver-güşâlıkla cenûb ve garba doğru yayılarak Avrupa'nın dahi şark-ı cenûbu cihetlerine sokulmuşlardır. şuubât-ı muhtelifeye münkasım olup kable'l-İslâm (Uygur) ve el-yevm (Çağatay) ve (Osmânlı) şubeleri lisân-ı edebîye nâil olmuşlardır."
İkinci kaynağımız Türk Dil Kurumu'nun yayınladığı ilk sözlük olacak. 1944’te hazırlanıp 1945 yılında basılan bu ilk sözlükteki “Türk” maddesini hep birlikte okuyalım:
“Beyaz ırkın Alpli kolundan pek eski ve ileri kültürlü, yiğit, ağırbaşlı, yurtsever ve yüce gönüllü geniş bir budun ki çok eski çağlardan beri Orta Asya’daki ana yurdundan dünyanın her tarafına dalga dalga yayılmak ve devletler kurmak suretiyle tarihin gidişine defalarca yön vermiş; bugün Balkanlardan Çin içlerine kadar yerleşmiş bulunuyor.”
Üçüncü kaynağımız yine TDK Sözlük. Fakat "modern" versiyonu. Biliyorsunuz TDK'nın internet sitesinden sözcük araması yapabiliyorsunuz. 2021 senesinde Türk kelimesinin karşılığı olarak şunu veriyor:
"1. isim. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse:
"Ne mutlu Türk'üm diyene!" - Atatürk
2. isim. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse:
"Ben bir Türk'üm, dinim, cinsim uludur." - Mehmet Emin Yurdakul"
"Aşağı yukarı" aynı manaya gelecek tanımlar okuduk. Birinci kaynakta coğrafya ve dil, ikinci kaynakta ırk, üçüncü kaynakta ise vatandaşlık ve dil vurguları göze çarpıyor. Demek ki zaman yalnızca milletleri değil, milletlerin tanımlarını da etkiliyor.
Düşümüzün ve düşüncemizin "yüzde yüz Türk" olduğu günler dileğiyle... Ne mutlu Türk'üm diyene!